Yenidoğan Çetesi davasında 7. gün | Hemşirelerden itiraflar: Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi söyledi, kabul etmedim
“`html
13.00
“EPİKRİZLERİ DEĞİŞTİRMEDİM, YETKİLİLERE DE BİLDİRDİM”
Mahkeme başkanının ifade ettiği “Uzman raporunda bebeğe pasif ötenazi uygulandığı belirtildi” cümlesinin ardından hemşire Serenay Şenkalaycı, “Uzman raporu gerçeği yansıtmıyor. 1,5 saat CPR uygulanan bir hastaya nasıl pasif ötenazi yapılabilir?” şeklinde karşılık verdi.
Mahkeme yetkililerinin Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir konuşmadaki ilaç kullanımıyla ilgili sorusuna yanıt veren Şenkalaycı, “Burada birçok sağlık çalışanı ifade verdi, ancak hiçbiri durumu açıklamakta başarılı olamadı. ‘Düşüyorum’ kelimesi, doktorun ‘Reçete ediyorum’ demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konudaki görüşmelerim Hasan Basri Gök ile oldu. Hasan Basri, bu konuda beni yönlendirmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz yönünde baskı yapıyordu. Bu durum beni şüphelendirdi ve İlker Gönen’e durumu bildirdim. İlker Gönen de, ‘Ben de şüpheleniyorum’ dedi. Ayrıca sağda solda satış operasyonları yapıldığına dair söylentiler olduğunu da ifade etti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı.” şeklinde konuştu.
Şenkalaycı, tapelerdeki “Faturası bana kesilecek” ifadesiyle ilgili olarak, “Hemşire gözlem formlarını ben hazırlıyordum. O gün yoğunluk nedeniyle kontrol edemedim, bazı meslektaşlarım eksik notlar yazdı. Bunun sorumluluğu bana yükleneceğini düşündüm.” diyerek kendini savundu.
Fırat Sarı’nın epikrizleri değiştirmesi yönündeki isteğini reddettiğini söyleyen Şenkalaycı, “Kabul etmedim. Bu usulsüzlük olur, kesinlikle yapmadım, durumu üst yönetime de ilettim.” dedi.
Duruşmaya 40 dakikalık ara verildi.
12.15
Avcılar Hospital’da görevli yenidoğan hemşiresi Serenay Şenkalaycı’nın savunması yapıldı.
İşletme konularında pek bilgisi olmadığını savunan Şenkalaycı, “Ben Medisense’den aldığım parayı ek mesai ücreti olarak aldım. Bu, emeğimin karşılığıdır.” ifadesini kullandı.
Uzman doktorların görev değişikliklerinden bahseden Şenkalaycı, İlker Gönen’in danışman doktor olarak çalıştığını belirtti.
İlker Gönen’in “ex olacaksa olsun” tapeleri hakkında görüş bildirerek, “Bebek çok zor bir durumda doğmuştu. Yoğun bakıma alarak müdahaleye başladık. Ben İlker Gönen’i görüntülü aradım ve önerilerde bulundum. Bebeğe müdahalenin ardından 45.-50. dakikasında aradım. Bizim müdahaleyi bırakmamızı istemedi, devam etmemizi söyledi. Bu tapeler doğru biçimde yansıtılmadı. Dr. Zeki Ötünç ise sürekli hastanın başındaydı.” şeklinde konuştu.
İlker Gönen’in 20 dakika daha CPR yapılmasını isteği iddialarına yanıt veren Şenkalaycı, “Genel olarak müdahale süresi 45 dakikadır. Bize 20 dakika daha ekleyip resmi kayıtlara geçirmemizi istedi.” dedi.
11.48
BAŞKA HASTANEDE HASTA BAKTIĞI İDDİASI
Yenidoğan Çetesi davasında sanık Dr. Mehmet Salih Kara’nın savunmasına geçildi.
Daha önce defalarca ifade verdiğini belirten Kara, “Ekleyecek bir şeyim yok.” dedi.
Mahkeme başkanının “Silivri Kolan Hastanesi’nde başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta muayene etmişsin?” sorusuna Kara, “Böyle bir şey söz konusu değil. Çam Sakura’da asistanlık eğitimime devam ediyordum, o kadar yoğun bir süreçte bununla ilgilenmem mümkün değildi. Belki konuşma bazında böyle bir şey ifade etmiş olabilirim ama eylem olarak kesinlikle gerçekleştirmedim.” ifadesiyle yanıtladı.
11.19
“DOPAMİN VERMEYİN, YAŞAYACAKSA YAŞAR”
Hemşire Bahar ile Fırat Sarı arasında geçen “Kafasından dopamin vermeyin, yaşayacaksa yaşar” ifadesi sorulduğunda Koç, “55 günlük bir bebek zor bir bebek. Damar yolları tükendiği için son çare olarak kafadan damar yolu açıldı. Damar yolu aktif çalışıyordu. Dopamin, ince damarları zedeleyebilecek bir ilaçtır. Bu yüzden kafadan verilmesi genellikle tercih edilmez. Daha önce Fırat Sarı, CPR’a gerek yok demişti, çünkü bebekte yoğun beyin sekeli vardı. Ama yine de müdahaleyi gerçekleştirdik.” şeklinde yanıtladı.
“Bebekle ilgili konuşmamız, bebeğin genel durumu zaten kötüydü. Halime o gün kötüleşen bir bebekti, ölme sebebinin o gün yaşandığını düşünmüyorum. Epikrizi kimin yazdığını hatırlamıyorum, çünkü sağlık personeli epikriz yazmaz. Yoğun bakım sürecinde denetim ekibi geldiğinde normal bir bebeği besliyordum. Fırat Sarı ile konuşma yapıldı ve bizimle göz teması bile kurulmadı.” ifadelerinde bulundu.
Fırat Sarı’nın çalışma saatleriyle ilgili gelen bir başka soruya Koç, “Sabit bir saat yoktu. Halime bebekle her gün ilgilendi. Doktor, o gün gelmediği sürece bana göre olmamış sayılıyor.” diyerek yanıt verdi.
CPR Kalp Masajı: Kalp durmasının ardından normal solunum işlevini sağlamak için akciğerlerde hava yollarının temizlenmesi, ağızdan ağıza suni solunum yapılması ve göğse basınç uygulanarak kalp masajının gerçekleştirilmesiyle ilgili acil bir teknik olarak tanımlanır.
10.55
“DOKTOR OLMADIĞIMIZ İÇİN HEMŞİRELER OLARAK MÜDAHALEDE BULUNDUK”
Suçlamaları kabul etmeyen hemşire Ecem Koç, “İşletme konusuyla ilgili bilgim yok. Kimseyi tanımıyorum, örgüt üyesi değilim. Sadece Fırat Sarı ve Bahar Kanık’ı tanıyorum.” dedi.
Halime bebeğin ölümüne dair iddiaları yanıtlayan Koç, “Bebek çok kötü bir durumda, entübe olarak geldi. Yapmam gereken her şeyi, adrenalini ve kalp masajını yaptım ama başarılı olamadık. Doktor gelmediği için müdahaleyi hemşireler olarak üstlendik. Durumu ilk kez böyle bir duruma maruz kaldık.” diyerek kendini savundu.
Koç, Fırat Sarı ile para alışverişine ilişkin gelen soruya, “Kendimden cebimden Fırat Hoca’ya kıyafet almıştım, sonrasında o da iadesini yaptı. Ticari bir ilişki söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
10.30
Yenidoğan Çetesi davasının 7. günü, tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç’un savunması ile başladı.
DAVANIN 6. GÜNÜNDE NELER YAŞANDI?
Yenidoğan çetesi davasının 6. gününde Fırat Sarı savunmasında bulundukça pek çok çelişkili bilgi verdi. 26 Kasım’a ertelenen davada, 22 sanığın tutukluluğu devam etti.
Fırat Sarı, “Hayatımda artık hiçbir umudum kalmadı. İnsanlık onurumu yitirdim, burada her şeyi anlatmaya hazırım.” diyerek sözlerine başladı.
Bu yıl Ocak ayında telefonlarının dinlenildiğini bildiğini iddia eden Sarı, bebek ölümleriyle ilgili iddiaları kabul etmedi ve hasta sevk işlemlerindeki usulü açıkladı.
Para karşılığı hasta almadıklarını savunan Sarı, “112 sevk zincirine müdahale etmediğimiz gibi her hastaya eşit yaklaşım gösteriyorlar. Tıp merkezlerinden bilgi alıyoruz.” diye konuştu.
582 yıla kadar hapis cezası müzakere edilen Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk almadığını savunsa da ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir ile işbirliği yaptığını açıkladı.
Sarı, “Gıyasettin Mert Özdemir bebek sevkini yapıyordu, bunun için ona para ödüyorduk. Mert, ‘Devlet dairesinde çalıştığım için sorun olur’ dedi, paraları eşinin hesabına yatırmasını istedi.” ifadesini kullandı.
Ayrıca, hastane yönetimlerinin hasta sayımlarının arttırılması konusunda baskı yaptığını öne süren Sarı, “Fişini çek-dedemin fişi” diyaloğu hakkında ise, “Eğer bir arada olursak şakayla söylemeye çalıştık.” şeklinde yanıtladı.
Söz konusu ilaç satışlarıyla ilgili olarak, hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçlayan Sarı, “Hayatımı kararttılar. O ilaçları en fazla 3 gün tuttuk; daha sonra öğrendim ki satılmış.” dedi.
Sarı, “İhmal olduğunu düşünmüyor, gördüğüm bebeklerin neredeyse çoğunu görmediğimi ifade ediyorum.” dediğinde, savcının, “Örgüt yöneticisi olan biri, örgüt üyelerinin tüm suçlarından sorumlu tutulur.” yorumuyla yüz yüze geldi.
Sarı’nın “İlaca asla ara vermeyeceksin” yönergesine ise, “Bebek zaten çok kötüydü, kardiyologlar birkaç gün içerisinde öleceğini bildirdiler. İlacın sürekli verilmesi gerektiğini belirtmek için söyledim.” şeklinde yanıtladı.
Sarı’nın savunmasının ardından duruşma, sanıkların tutukluluğunun devamına karar verilerek sona erdi, 26 Kasım’a ertelendi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI 5. GÜNÜNDE NELER OLDU?
Yenidoğan çetesi davanın 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil servisini aşarak bebekler için sevk işlemlerine dair savunma yaptı.
Özdemir, kendini doktor olarak tanıttığını ve Fırat Sarı’dan 60 bin lira maaş ve hasta başına 1000 lira aldığını aktardı. 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’den gelen itiraflar dikkat çekiciydi.
Özdemir, “Kaya bebek için annesi riskli durumdaydı. 112 ona saat kadar yer bulamadı. Aile de başka bir çözüm yolu aradı. Ben de Güney Hastanesi’nin başhekimi Ali Dirik’e yönlendirdim. O da kabul etti. Diğer hastaneler bunu kabul etmemişti.” şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanının “‘Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer’ ifadesi hakkında ne düşünüyorsun?” sorusuna Özdemir, “Bunu işgüzarlıkla yaptım” şeklinde yanıt verdi.
“ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPMIŞTIM”
Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini belirtti. Ayrıca Fırat Sarı’dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle anlaştığını öne sürdü. Özdemir, “Her bir özel hastane yoğun bakım kapasitesinin dolmasını ister.” dedi.
Mahkeme başkanının “112 seni az çalıştırıyormuş gibi görünüyor, bu kadar vaktin var mı?” sorusuna Özdemir, “112 çalışanı olmam nedeniyle resmi olarak böyle bir iş yapamam ancak o hastanelerde çalışsaydım bu mümkün olabilirdi. Savcının ifade alırken hakaret ettiğini de düşünmekteyim.” açıklamasında bulundu.
“Bebek ölümünü araştırmak kötü bir niyet mi? Varsa bir bildirim halinde şikayetçi olabilirsin.” yönündeki soruya ise Özdemir, “112’ye bildirdiğimiz takdirde bebek alanı bulamayabilirdik.” şeklinde yanıt verdi.
4 bebeğin ölümünde sorumlu tutulan doktor Dursun Eryılmaz ise bazı bebeklerin doğuştan sağlık problemleri olduğunu ileri sürdü ve suçlamalarını hemşire dedikodusu olarak değerlendirdi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ 4. GÜNÜNDE NELER OLDU?
Dördüncü duruşmanın perşembe günü yapıldığı gün, sanıkların önemli itirafları gündeme geldi.
Yenidoğan Çetesi davasında hastane yöneticisi sanık Serdar Yüksel, borçlanması nedeniyle bebeklerin hastanelere sevkini sağlamak amacıyla para aldığını bildirdi.
Yüksel, “Beni arayanlar sağlık hizmetleri veya Sağlık Bakanlığı’ndan arandıklarını belirten kişilerdir.” dedi.
Sanık ayrıca, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti.
ASİSTANDAN İTİRAFLAR
Çete yöneticisi Fırat Sarı’nın asistanı olan Sümeyye Nur Arslan, Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına girmeyi arzuladığını anlattı. Arslan, bunu gerçekleştirmek üzere kendisine vekalet verildiğini ve hemşirelere ücretleri kendisinin ödediğini belirtti.
Arslan, “Hastalar arasında birikim yaparak normalde 3 hasta bakıyorsanız, 5 yapmanız istendiğinde zorlanıyorsunuz ve hastaneden yeterli ücret alamıyorsunuz. Çıkmak isterseniz Fırat Sarı size motivasyon sağlıyor.” şeklinde anlatımda bulundu.
Arslan, savcının Fırat Sarı’yı kastederek “Aylık 400 bin lira geliri olan biri neden para istesin?” sorusuna, “Biz de buna anlam veremiyorduk. Hatta yurt dışına gitmek istediğinde benden döviz bürosuna gitmemi istemişti.” ifadesiyle yanıtladı.
“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri çalışanı Renas Kılıç’ın savunması ise dikkat çekiciydi. Kılıç, belediye başkanı olmayı planladığını, siyasi hedeflerine ulaşmak için çeşitli çalışmalar yaptığını açıkladı.
DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR
Üçüncü celsede, sanık üç hemşire önemli itiraflarda bulundu.
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı ile para alışverişini kabul ederek, bu paraların çalışanlara motivasyon amacıyla dağıtıldığını bildirdi.
Diğer sanık hemşire Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın maddi kazanç elde etmek adına hastaları entübe gösterdiğini ifade etti.
Hemşire Damla Atak, örgütle bağlantılı 112 Acil Servis çalışanı Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı gerçeğini kabul etti.
Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebekle ilgili “Çek fişini” ifadeleri hatırlatıldığında Keykubad, üzerinde oyun oynandığını bu ifadeyi kesinlikle kurmadığını savundu.
Keykubad’ın ifadesinin ardından Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Müvekkilim kendi çocuğunu bisküvi kutusunda alıp, o kutuyla kucaklayarak gitti.” diyerek sanığın savunmasına tepki yağdırdı.
DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?
İkinci gün, Yenidoğan Çetesi davasında çeşitli çarpıcı itiraflar ortaya konuldu.
Hemşire Hasan Basri Gök, tapelere yansıyan ifadeleri hakkında “Gerçekten çirkin bir cümle. Bebek sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, bu yüzden böyle kurdum.” şeklinde beyanda bulundu.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Gök, çetenin kötü yüzünü ortaya koydu.
“Sağlam bebeklerin sevki mümkün değil. Uzun süre beklediği için akciğerleri kötüleşiyordu. Entübe ederek gönderiyor ve bunu kendimize meşru kılıyorduk.” ifadesini kullanan Gök, “Serdar Yüksel’in bebek sevkini yaparken para aldığını, Fırat Sarı’nın beni parayı göndermesi yönünde yönlendirdiğini” söyledi.
Gök, “Epikrize yardımcı olan herkes para alıyordu, bu da hayrı için değildi.” açıklamasında bulundu.
“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”
Hemşire Deniz Korkmaz’a “Devleti soymak milleti soymaktan daha şereflidir.” ifadesi hatırlatıldığında Korkmaz, bunun Kurtlar Vadisi dizisinden bir replik olduğunu söyledi.
“Hastane, hastaları bir eşya gibi düşünerek sadece para kazanma amacındaydı.” diyen Korkmaz, “Bu tür hareketleri yapanların yapılması kaçınılmazdır. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde tasarruf etmeye çalışarak işlemlerde sorun yarattılar. CİMER’e başvurduğumda bu durumu ikaz ettim.” şeklinde savunma yaptı.
İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI
Hemşire Hüseyin Günerhan da olayda önemli bir itirafta bulundu ve “Biz, artan doz ilaçları, ödeneğini ödeyemediğimiz hastalar için yabancı hastalar adına biriktiriyorduk.” dedi. Reyap Hastanesi’nde çalıştığı sırada Fırat Sarı ile tanıştığını belirten Günerhan, “Burada korumak için konuşmayacağım, doğruyu ifade edeceğim.” dedi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?
Türkiye’nin dikkatle izlediği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında, yargılama pazartesi günü başlamıştır.
Adliyede yaşanan yoğunluk ve stressiz geçen saatler nedeniyle duruşmanın ilk günü kimlik tespitleri ile başladı.
1399 sayfalık iddianamede çetenin başında olan ve yönetiminde adları geçen doktorlar Fırat Sarı, İlker Gönen ile 112 çağrı merkezinin müdürleri olan ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir duruşmaya getirildi.
Fırat Sarı, kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu beyan etti.
Çorlu’da tutuklu olan sanıklar, video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu.
MÜFETTİŞ RAPORUNDAN KAN DONDURAN AYRINTILAR
Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda bebeklerin bir kısmına pasif ötanazi uygulandığı, yani tedavi edilmeden ölüme terk edilen durumlar rapor edilmiştir.
Bir hemşirenin yoğun bakımdaki bir bebeğin kalbinin durması üzerine doktora bildirdiği, doktorun ise “canlandırmaya gerek yok” dediği tespit edilmiştir.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?
Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşmak üzere yenidoğan bebeklerin sağlıklarını tehlikeye atmak suçlamalarıyla doludur…
Çete üyelerinin taburcu olmaları gerektiği halde, bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tutma eylemleri ortaya dökülmüştür.
Bebekler, çetenin anlaştığı özel hastanelere yönelik transfer edilmekteyken, ne solunum desteği ne de ameliyat işlemi yapılırken, çete istediği ölçüde bebekleri hayatta tutmaya çalıştı.
Bu süreçte İstanbul’da 9, tekirdağ’da ise 1 olmak üzere toplam 10 özel hastanenin ruhsatları iptal edilmiştir.
Yenidoğan çetesiyle ilgili fezleke hazırlanmış ve bebeklere “pasif ötenazi” uygulandığı açıkça ifade edilmiştir.
Söz konusu raporları takiben Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Özel Birinci Hastane, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife, Özel Beylikdüzü Medilife, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital ve Çorlu Reyap Hastanesi’nin ruhsatları iptal edilmiştir.
“`